Dedem iki hafta önce öldü. Neşet Ertaş'ı sever miydi bilmediğim dedem. Dedemi müzik dinlerken görmedim ki hiç... Dedem kitap okurdu, namaz kılardı, ağaç budardı, haber seyrederdi. Ne dinlerdi bilmezdim. Bize "mama" getirirdi, derslerde aldığımız notlarla ilgilenirdi. Ne hissederdi bilmezdim. Hatırlamayacağı kadar küçük yaşta annesini kaybetmiş. Sonra tek öz kardeşini kaybetmiş. On beş yaşında anneannemle evlenmiş dedem. Okumayı yazmayı kendi kendine öğrenmiş, askerde öğretmenlik yapmış. Ağabeyi ilkokuldan mezun olduğu gün gölette yüzmeye gidip boğularak öldü diye okula göndermedikleri için kendi kendine öğrenmiş okumayı. Küçükken yaşadığımız kasabada öğrenciler dönem ödevleri için kaynak bulmaya önce bizim evdeki kitaplığa, eğer bizde yeterince kaynak bulamazlarsa dedemin kitaplığına giderlerdi.
Dokuz çocuğu vardı, hepsi yetiştiği zamanın koşullarına göre "okumuş"tu. Dedemin bir defa çocuklarının öğretmen olması ile övünen bir adama kızıp "bizim ailede de en az okuyan öğretmen oluyor" dediğini duymuştum. Zeki, algısı açık adamdı vesselam. Ama ne çocuklarıyla ne kendisiyle övünürdü...
Koca kafalılık bana dedemden yadigar. Keza kısa, yuvarlak burnum...
Ailede dedem kadar koca kafalı olan bir de dayım vardı. Dedeme çok benzeyen ama onun sarışın olanı. Geniş omuzları ile olduğundan daha uzun boylu görünen... Onu üç sene önce vurularak kaybettiğimizi buralara bir yerlere yazmıştım. Dedemin dokuz çocuğundan sekizincisi. Dayım benden yalnızca dokuz yaş büyüktü. Aileden ilk onunla içki içmiştim, ilk onun yanında sigara içmiştim, ilk onunla dertleşmiştim. Dedemin oğlu, annemin kardeşi, ama her şeyden önce benim dayımdı. İlkokuldayken, annem babam çalıştıkları için evde değilken benimle kalırdı. Ergendi, çocuktum benimle eğlenirdi.
Sonra büyüdüm.
Bir gün dayımın İzmir'deki evinde yengem, çocukları uyumuş ikimiz içerken, ben o zaman Neşet Ertaş'ı babamla iken birkaç kez dinlemiş ve sevmemişken, Neşet Ertaş'tan "Ahu Gözlerini Sevdiğim Dilber"i, "Evvelim Sen Oldun Ahirim Sensin"i, "Acem Kızı"nı dinletti bana. "Yeğenim Allah aşkına şu sözlere bak" dedi.
Güzel "yeğenim" derdi.
Sonra bağlamasını aldı eline "Ben Melamet Hırkasını Kendim Giydim Eynime"yi söyledi.
Sonra itin biri boktan bir saikle dayımı vurdu.
Dayım öldü.
Dedem hiç eskisi gibi gülmedi.
Sonra dedem öldü.
Sonra Neşet Ertaş öldü.
Sonra Neşet Ertaş dinledim.
Ağladım.
Hangisine ağladığımı bilemedim.