22.10.08

Evrim

Bir yazı yazmışım kendime, Temmuz 2007'de. Neyi nasıl evirdiğim konusunda bir yazı daha yazma gereği hissettim. Kendime. Ne kadar narsistçe göründüğünü umursamıyorum. Kişisel tarihimi burada tutmanın ne anlamı olabilir ki başka?

'Bir sürü insan bana güçlü olduğumu söyledi. Kendimi hiç öyle hissetmedim, buna rağmen ben de inandım güçlü olduğuma, arada, duydukça... Kendimi bildim bileli kendime acımaktan hiç bıkmadım oysa. Bir insanın içsesi periyodik olarak "ben bunu haketmiyorum!" dememeli...' demişim misal...

Şimdi insanlar güçsüz olduğumu söyleseler de güçlü olduğumu biliyorum. Kendime neredeyse hiç acımıyorum.

'Cevap bulacak halde değilim. Ancak oturduğum yerden, umursamamaya karar verecek haldeyim. Bir de sadece kendimi umursamaya ve korumaya karar verebilirim. En fazla. Elle tutulur gözle görülür şeyler için uğraşmak, böyle şeyler yaratmak, değişmek, değiştirmek de istiyorum. Başımı kaldırabildiğim zaman bunları yapabileceğimi bildiğimden -şimdilik- çok umutlanmıyorum.' demişim sonra.

Şimdi neredeyse her şeye cevap bulmaya çalışacak kadar enerjim var. Hatta gözle görülür, elle tutulur bir şeyler için uğraşıyorum, bir şeyleri değiştirmek için çabalıyorum. Tabii ki bir de kendimi korumanın sadece kendimi umursamak olmadığını biliyorum artık.

'Kinci olmayı umut ediyorum. Hatta kararlıyım bu konuda... Bir fihrist yapacağım, tepede isimler, altında maddeler halinde bana yaptıkları kötülükleri yazacağım. Açıklama koymazsam unuturum ben nefret etmeyi, maddelerin yanında açıklamalar; kendime söylememe neden oldukları şeyler. Evet evet, azimli bir insan olacağım artık. Öyle varolduğun gibi yaşamak, mutlu olmak falan, boş işler bunlar...'

Kinci olmayı falan umut etmiyorum. Ne münasebet! Kişilerin bana karşı yaptıkları hataları unutmamayı ve kendimi korumama yetecek kadar öfke duymayı öğreniyorum. Hatta oldukça uzun bir yol katettim bu konuda.

Olduğun gibi olmak, varolduğun gibi yaşamak ve böyle mutlu olmanın mümkün olduğunu da biliyorum artık. Mutlu olmanın - belki de- tek yolunun bu olduğunu...

'Karşındakinin seni incitmeyeceğine güvenmezsen, senin onu incitmeyeceğine güvenmemesi seni incitmez.' demişim, 'İncinmekten korkmamak güçlü olmaktır.' diye de eklemişim, suyun kaldırma kuvvetini ben bulmuşum edasıyla...

Karşındakinin -kim olursa olsun- seni incitmesi ihtimalini göz önünde bulundurarak, buna rağmen kimseyi incitmemeye çalışmak; kimsenin, senin onu incitmeyeceğine güvenmesine gerek olmadan, kendine bunu yüklemeden incinmekten korkmamak gereklidir. Eğer güç diye bir şey varsa o da budur diye düzeltmek istiyorum şimdi.

'Cehalet mutluluk değildir, mutluluk sanrısıdır. Peki mutluluk sanrının ta kendisi değil midir?'

Bu kısım hala yoruma açık. Üzerinde aylarca, yıllarca konuşulabilir. Muhtemelen de konuşulacak...

Ekleme : 'Bir yazının/bir günün/bir ömrün daha bokunu çıkararak huzurlarınızdan ayrılıyorum. Esenlikler dilerim... ' ne demek yahu!? Hiçbir şeyin bokunu çıkarmıyorum; düşünmenin, değişmenin tadını çıkarıyorum...

11 yorum:

doli incapax dedi ki...

güçlü olup olmanın önemi, biraz hayata nereden bakıldığıyla ilgili sanırım. o kadar çok yanı, o kadar çok yolu var ki hayatın...
cehalet mutluluksa ve mutluluk da bir sanrıysa eğer, güçlülük güçsüzlük ayrımları önemsizleşiyor sanki?

AluminyumFolyo dedi ki...

mutluluk ve güç tamamen ayrı mevzular belki?

(demedim mi ben çok konuşulacak diye :))

tavsan dedi ki...

Kendini korumak, kendini umursamak bunlar benim icin zor konular; keza ben de kendimi gayet koruyabildigim ve bunun zaman zaman bencillige donusebildigi dusuncesindeyim. O diil de su kisim en cok ilgimi cezbetti:
"Olduğun gibi olmak, varolduğun gibi yaşamak ve böyle mutlu olmanın mümkün olduğunu da biliyorum artık. Mutlu olmanın - belki de- tek yolunun bu olduğunu..."
Gerci tabii oldugun gibi olmak da yine tartismaya acilabilecek birsey ama ben bunu hirslardan uzak olarak yorumluyorum biraz da. Ve destekliyorum.

hwphogu

AluminyumFolyo dedi ki...

Olduğun gibi olmak bence de hırslardan uzak olmayı kapsıyor. Onun dışında kendini başka biri olmaya zorlamamayı, kendini tanıyıp onunla barışmayı da... (Kişisel gelişim kitaplarının anlattığı gibi bi barışmak değil bu aman diyim!) Şimdi aklıma gelmeyen bir sürü şeyi daha, muhtemelen :)

Ben de destekliyorum :)

exe dedi ki...

hayat ne tuhaf böcekler,çiçekler, finüküler fln...

aydın b. dedi ki...

ben de en son milli görüş gömleğini çıkarttım, o ihale senin bu denizfeneri benim dolaşıyorum. değişiyorum, gelişiyorum.

etipuf dedi ki...

aylar önce yazdığın o posta da yorum yazmıştım...butejoy olarak..
hayatımda geçirdiğim çok zor dönemlerden biriydi...
şimdi o blog sayfasını ve hayatımdaki o döneme ait tüm sayfaları kapatmış ve yeni şeyler öğrenmiş biri olarak yazının bu halini getirilen yeni yorumlarıyla daha da bir beğendim...
büyümek bitmiyor zannımca...
sevgiler...

AluminyumFolyo dedi ki...

aydın kişisi seni allaha havale ediyorum yapacak fazla bi şey yok zannımca :D

etipuf, hoşgeldin tekrar. teşekkürler... evet büyümek bitmiyor bence de...

Adsız dedi ki...

arada ne değişti acaba? hem de 1 yıl gibi kısa bir sürede? hem merakla hem de feyz alma isteğiyle soruyorum, haddimi aşmaktan çekinerek.

AluminyumFolyo dedi ki...

simon templar, haddi aşmak ne demek efendim, buraya bunları yazan, her türlü eleştiriye ve soruya hazır demektir. ayrıca , ukalalık olarak anlaşılmazsa eğer, burada verdiğim cevap yeterli olmazsa ve yapabileceğim başka bir şey varsa elimden geleni yaparım, rahat olun lütfen.

hayatı, kendini en ince ayrıntısı ile sorgulatacak kadar bir dibevurmuşluk gerekiyor önce; buna neyin yol açtığı önemli değil. mecburen silkinme isteği geliyor peşinden. tek başına silkinmeye gücün yetmezse/yetmediğinden bunu sağlamak için işini bilen bir psikiyatra gidiyorsun sonra.

tabii ki psikiyatrın işini bilmesinden daha önemlisi insanın kendiyle yüzleşmeye hazır olması. bu süreç gerçekten sancılı ama bir o kadar da zevk veriyor.

sonrasında ne yaşanırsa yaşansın hayatı sevdiğini, insanları olduğu gibi görmeye başladığını (ve buna rağmen birçoğunu hala sevdiğini) görüyorsun.
insanları dinlemenin güzelliği, herkesin her şeyi öğretebileceği fikrini içselleştirmek de bonus olarak veriliyor yanında.

bildiğim kadarıyla böyle işliyor proses :)

Adsız dedi ki...

çok teşekkür ederim bu özenli cevaba. soracağım birşey olursa yine sorarım, bu cevaptan aldığım feyzle.