20.9.07

Doğu cephesinde biiir sürü yeni şey var...

İlber istemiş, bize de yazmak düşer...

-

Taşındığımızın ertesi haftası internetten sipariş ettiğim kitapları getiren kargo çalışanı evde bulamamış, kapıya bildirim kağıdı yapıştırmış. Ertesi gün Pazar; Pazartesi de şehre inilecek zaten. Şirket aranır... Telefonu açan bağyanla aramızda geçen diyalog şu şekildedir:

-MNG Kargo buyrun ...
- Merhaba, .... Sitesi'nden arıyorum. Dün bir paket getirmişsiniz ama evde yoktum be...
- Dün değildir, pazarları çalışmıyoruz. Cumartesi gelmişizdir...
- E evet, (salak! temel sorunumuz da oydu zaten!), ben yeni taşındım buraya pek bilmiyorum şehri de bi tarif...
- Siz nerede çalışıyorsunuz orada?
- Ben değil eşim çalışıyor burada
- Tamam, o nerede çalışıyor?
- Bıdıbıdı Müdürlüğü'nde... Yalnız ben diyecektim ki...
- Oraya bırakırız o zaman.
- E oraya geliyorsanız eve bırakın?
- Lojmanlara giriş sıkıntı oluyor da tekrar tekrar uğraşmasın arkadaşlar...
- Ya hayır bi' saniye ben şehre ineceğim zaten, ben alayım da dediğim gibi pek bilmiyorum buraları...
- Tamam o zaman(Telefonu kapatmaya yeltenir)
- ("İnatla dinlemiyor kadın ya!" Ses yükselir artık) Hanımefendi yeri bilmiyorum diyorum Valiliğin olduğu caddeden tarif eder misiniz?
- Hah tam orada işte...
- O caddede mi?
- Evet evet...
- Peki sağolun...

Bir saat sonra şehre inilir, Valiliğin oraya gidilir, tabii ki MNG Kargo falan bulunamaz. Yaklaşık yarım saat aranıp sorulduktan sonra Valiliğe 5 km uzaklıkta bir yerde bulunur. Bir bakılır ki kargo tekrar yola çıkmıştır! E evde kimse yoktur... Sevgili kişisinin adı soyadı, çalıştığı birimin adı verilir. Ona ulaşacakları teyit edilir. İki saat kadar sonra eve gelinir ki kapı çalar. Kargocu amca eve gelmiştir!

-

Geçen hafta kuzenim Ankara'ya gidecek. TCDD sitesinden sağlıklı bilgi alamadığımızdan Tren Garı aranır. Verilen beşinci telefon numarası danışma çıkar. Ondan sonra danışman kişi ile aramızda geçen konuşma şu şekildedir:

- Alooğ... ("l" kalın okunacak)
- Merhaba, Ankara'ya tren saatlerini öğrenebilir miyim?
- Eee nerdeyse her saat var...
- Peki saatleri?
- 6'da vaar, 9'da vaar, 9.20'de vaaar...
- Öğleden sonra?
- 2'de var.
- Rezervasyon yaptırabiliyor muyuz?
- Yokh!
- Peki bir saat önce falan gelsek yer bulabilir miyiz?
- Bilmiyom... Gününe göre değişir...
- Peki hafta sonu saatlerini öğrenebilir miyim?
- E gelin alın şimdi, biletleri veriyoruz önceden...
- (Tabii ya bunu ben niye düşünemedim!) Peki haftasonu saatlerini öğrenebilir miyim?
- Aynı... Bi öğlenki yok...
- Diğerleri var yani?
- Bi de 9'la 10'daki yok
- Peki sağolun... (Bu şehirde kimse birbirini dinlemiyo mu laaan!?)

-

Bugün üç kilometre yakındaki 5800 nüfuslu sevimli yerleşim yerinin pazarı olduğunu öğrendim. Önce oraya gidip köy sebzelerinden alırım sonra da kaln ihtiyaçları şehirdeki Migros'tan alırım diye düşünüp çıktım. Pazar yeri yolun kenarına kurulmuş olmasına rağmen dikkat etmesem görmezdim, öyle küçük bir yer... Toplamda 10 tane pazarcı filan var... Orada evin bir haftalık sebze ihtiyacını almam 10 dakika falan sürdü. Pazarcılardan birine "Hepsi bu kadar değil mi? Başka bir yerde kurulmuyor?" sorusunu yönelttim. Gülerek yabancı olup olmadığımı sordu... (Evet, kendime yabancıyım bundan böyle... ) Yeni taşındığımı söyledim. "Bundan sonra görüşürüz artık inşallah" dedi. "İnşallah" dedim... Migros'a gitmek üzere yola çıktım...
Bir şekilde kaybolmadan buldum. Hep yaptığımız gibi arabayı Migros'un önüne parkettim. Tam ineceğim, sağ camda kısa kollu beyaz gömlek-açık yaka-göğüs kılı triosunu farkettim. Kapıyı açmaya yöneldi, eğildim baktım yüzünü görmek için. İlk aklıma gelen tanıdık biri olduğuydu. Açtı kapıyı, kafayı uzattı içeri... (Yooo hiç de tanıdık biri değil. Ana bu ne lan! Çanta da yan koltukta. Bağırsam?)

- Buraya parkedersiniz de ceza yazarlar...
- (Parketmeyin demek istiyor heralde...) Öyle mi tamam... Otoparkı var mı Migros'un göremedim de?
- Şurda...
- Peki sağolun...
- Yani boştan yere ceza yemeyin...
- Peki, sağolun...

-

İnsanların birbirini dinlemediği, fazla güvenli bir yer burası.
Yatarken sokak kapısını kilitlemediğimiz gibi, arabayı kilitleyen de sadece biz varız. Tanımadığı birinin arabasının kapısını açıp kafayı içeri uzatabiliyor insanlar. Yol sorduğun amca evine çay içmeye davet ediyor...
Buradan Ankara'ya taşınan çocuklara Kızılay'da otobüs çarptığı kadar var...

2 yorum:

ağlak adam dedi ki...

Eğer kargocu kız telefonu kapattığında senle mi uğraşam la şırfıntı, park konusunda yardımcı olan vatandaş arkadaşlarına senin için "yingeniz olur" demiyorsa problem yok.

AluminyumFolyo dedi ki...

ağlak bilader kargocu kız telefonu kapattığında "ne salağım lan kadın ne diyo ben ne diyom" diyip üstüne bi de şırfıntı diyosa da problem yok.
önemli olan fark yaratmak değil mi? (Evet, dharma&greg izleyip duruyom amansızca)
beyaz gömlekli vatandaş konusunda haklısın. problem benim tırsaklığım kanımca.