19.6.07

Safranbolu, Amasra vesaire...

Safranbolu üzerinden Amasra'ya gidelim dedik, "yeme-içme turisti olmayalım, kültür turisti olalım biraz da" dedik... Safranbolu yolu üzerinde "Hadrianapolis Antik Kenti" tabelası çeldi aklımızı. Sola saptık, sapmaz olaydık. Her beş sapaktan yalnızca birinde tabela var kalan dördü tabelasız. İç güdülerimizle bulduk "antik kent"i. Ya da bulamadık, çünkü gittiğimiz yerde ancak bir ev büyüklüğünde olan bir taş yığını vardı. Hiçbir açıklama ya da tabela yoktu. Bir de terkedilmiş görünen bir karavan vardı.
Ama manzarası çoook güzeldi. Şırıl şırıl su sesi yankılanıyordu, nereden geldiğini anlayamadık...

Safranbolu'ya geçtik sonra.


Müzeler gezdik. Eski vilayet konağı müze olmuş, mutlaka gezmemiz söylendi. Girişte çok manidar bir tabela gördük:


Zıplaya zıplaya müzeye girdik. Müze gezmenin sıkıcı bir şey olduğunu hatırladık. Müze içinde fotoğraf çekmek gayet serbest olduğundan birkaç şeyi fotoğrafladık. Gözyaşı kabı diye de bir şey gördük müzede. Yanımızda bize müzeyi anlatan birisi olmadığı için ne işe yaradığını çözemedik.



Sonra kent merkezine indik. Komik havluların satıldığı yerler gördük...


Ben ne kadar kültür turisti olmak istesem de bünyem kabul etmedi, etli ekmek yapan bir yere kendimizi zor attık. Konya'nınkinden daha güzel olan Kastamonu etli ekmeği yedik. Fotoğrafını çekmedik...

Sonra Amasra'ya gitmek üzere yola çıktık...


Bulutların arasından Amasra göründü sonra...


Amasra'ya vardık, sevimli pansiyonumuza yerleştik. Koşa koşa balık yemeye gittik, yorgun ve uykusuz olduğumuzdan rakı içmedik ama... Rakı keyfini ertesi güne, sevgilimin doğum gününe sakladık.
Ertesi gün üşüyerek uyandık. Bartın çok sıcak olduğundan havanın puslu olduğu, öğleden sonra açabileceği söylendi. Biz de "böyle salak salak karanlıkta oturmayalım, Çakraz'ı da bir görelim" dedik. Yolda bir şehrin bulutların içinde nasıl kaybolabileceğini daha net gördük:


Sonra denizin buluttan görünmediği hiçliği gördük:


Çakraz'ı fotoğraflamayı unuttuk. Küçücük, sevimli bir yer olduğunu düşündük... Akşam üstü Amasra'ya döndük. Teknelerin yanında salaş bir lokantaya oturduk. Biralarımızı söyledik...


Balık ve salata da istedik tabi...


Bira, sonra rakı içtik. Serin havadan, bol oksijenden ya da teknelerde oynayıp bağrışan çocuklardan, kafayı bulamadık...


Ertesi gün Ankara'ya dönmek üzere yola çıktık. Amasra çıkışında, tepede, iki tarafından da deniz görünen Bakacak'ta piknik yaptık, her hafta sonu buraya gelme imkanına sahip olanları kıskandık...


Ve Ankara'ya döndük...

6 yorum:

Koyubeyaz dedi ki...

bayildim bizde girmek istedik ama sagolsun Zeynebi araba tuttugundan yerimize cakilmis durumdayiz su aralar.

dip not : evet kastamonun etli ekmegi superdir hatta bolesi hic bir yerde yoktur.

şugibi dedi ki...

ben havluya bayıldım. istiyorum bi tane, görümceme hedye edicem.

AluminyumFolyo dedi ki...

@ilber, koyubeyaz, evet çok güzel :) koyubeyaz çabuk büyüsün zeyneb, gidin daha fazla turistik olmadan :)

@sugibi, görümcem olsa alacaktım valla. "canım eltim" de yoktu malesef :D

ssbb dedi ki...

gözyaşı kabı, zenginlerin ölenleri ardından parayla tutup ağlattıkları kadınların gözyaşlarını biriktirmesi için kullanılıyormuş

AluminyumFolyo dedi ki...

@ssbb, vay be! teşekkürler :)

Unknown dedi ki...

selamlar ben de bayram için Ürgüp mü Amasra mı diye düşünüp duruyorum
bu konuda yardım istenebilir mi acaba sizlerden