Bazı insansıları görünce neden insan suretinde yaratıldıklarını sorguluyorum... (Her şeyi sorgulama ama hiçbir sonuca varamama evresindeyim bu aralar.)
Bu bünye bilumum manyaklığı, psikopatlığı kaldırıyor da haddini aşan ahlaksızlığı kaldırmıyor.
(Katı bir ahlakçı olduğumu söyledi bir arkadaşım. Ben öyle olduğumu düşünmüyorum aslında...)
Ahlaksızlığın da bir haddi olmalı, evet... Bu sınırın aşılması insanlık sınırının da aşılması gibi geliyor bana. O "tip"lere farklı bir isim verilmeli diye düşünüyorum bu yüzden. Bulduğum isimler arasında en kibarı "insansı" oldu. Daha iyi oturan bir sözcük bulan varsa, her türlü öneriye açığım...
(Aman ya! Yine sözcüğe takıldım, konuyu iyice dağıttım...)
Ahlaksızlığın insanlıktan çıkma boyutuna ne zaman varacağı kişiye göre değişir elbette. Kişisel standartlar bile yok sanırım bu konuda... Konu ahlak olunca, birçok insan gibi, çifte standartçıyım ben de... Sevdiğim biri, sevmediğim bir şey yapsa da bu hoşgörülebilir ama sevdiğime, sevmediğim bir şey yapılırsa bunu yapan kişi aşağılıktır falan...
Tehlikeli Oyunlar'ın başkişisi Hikmet Benol'un, içinde her şeyin bulunduğu -pijamanın üstünün nasıl çıkarılacağı, altının nasıl giyileceği mesela- bir ansiklopedi yazmak gibi bir fikri vardı. Kazuistik metodun dibine vurulacak, düşünmeye gerek kalmadan yaşanacak, yargılamak için standartlar belirlenecek, her şey tek bir şekilde yapılacak, her konuda tek doğru olacak...
Düşünmeye dahi üşendiğim çok mu belli oluyor?
8 yorum:
ahlakçı falan değilsin, sen bakma öyle herkesin sözüne. İnsansı olur, insanımsı olur, insansız uzay aracı bile olur bunlar. Uygundur.
Küçük pembe fillerimden en küçüğüne sordum "insansı" olur mu diye? olur demedi, ama olmaz da demedi, o her zamanki suskun tavrıyla belki de kabullendi.
En büyüğüne hiç birşey sorulmuyor, laf aramızda ergenliğe girdi geçen hafta, bir sinirli bir sinirli düşman başına.
doli dediğim gibi en kibarı insansı oldu... ne sövüyorum bi bilsen... bilirsin gerçi:)
bilge küçük fillerinin en küçüğüne talibim flinstones. ergen olmasın ergin yaradılışlı olsun benim yerime düşünsün mesela?
Filleriyle işim olmaz benim, ben Flinstones'un kendine talibim!
Geberdim gülmekten :D:D:D:D
Toplam 7 taneler. Hepsi birbirinden bilge ama içlerinden bir tanesi var ki allame-i cihan. Bu yüzden o en bilgenin ismini Tayt koydum.
En küçükleri Tomris. Ağzı var dili yok hatta dişleri de yok garibin, sadece 2 küçük azı dişi, üstelik biri de çürük sabahlara kadar uyutmuyor sızıdan.
2 numaranın adı Panjur. Bir matematik dehası, 87'den bile tavşan yapabiliyor, görseniz öyle güzel ki, 87'den yapılmuş demezsiniz.
3 numaranın adı Pamir. Haylaz mı haylaz, o da 87'den puding yapıyor ve bir oturuşta bütün pudingi silip süpürüyor, biraz da iştahlı anlayacağınız.
Ortancaları ise daha önce adı geçen Tayt. Bilmediği tek şey 5 vakit namaz, o da fillere farz olmadığından.
5 numaranın adı Mürsel. Kişilik bölünmesi yaşıyor. Yer yer bigudi zannediyor kendini, bazı bazı aynalı kefal. Korkuyorum ki boğulacak birgün.
6.'nın adı Dimitri. Müziğe pek meraklı, arkadaşları ile grup kurmuş kına gecelerinde çalıyorlar. Yalnız şarkı söylerken biraz surtone oluyor. Çiğ yumurta iç diyorum, oralı bile değil.
En büyükleri de Akbil. Tipik bir ergenlik süreci yaşıyor. Sesi çatallaştı, kişilik artık bir tuhaf, her şeye gereksiz bir muhalefet.Şeytan diyor sök şunun dişlerini sonra satıp bir güzel tatil yap ama seriyi bozmak da gelmiyor insanın içinden.
akbil diye pembe fil olmaz. ismi ağır gelmiş yavrucağa ondan böyle triplerde kanımca. ismini değiştir bak bakalım muhalif karakterinden eser kalıyo mu...
dimitriye talibim ben, verdim kararımı. kına gecemde çalar hem...
Yorum Gönder