11.4.10

Bursa, Şirin Baba ve Oza'ya...

Oza'nın yazdıkları 31.01.2009 tarihinden beri yaşadıklarımı düşündürdü...
31.01.2009 günü sabah 9'da bagajımı yükleyip geldim hiç bilmediğim bu şehre. İnsanları, mekânları, yolları yabancı/tuhaf bu şehre... Kendimi gerçekleştirmek için gözümü karartıp Ankara'mı, Doli'mi ve diğer arkadaşlarımı, ailemi bırakıp geldim. İlk üç ay ziyadesiyle boktan bir işte çalıştım. Kendimi gerçekleştirmek bir yana kendimden nefret etme aşamasına geldim. Yeni bir tanesini bulmadan işi bıraktım. Şansım yaver gitti 20 gün sonra yeni ve iyi bir iş buldum. İyi bir iş derken, öyle çok para veren bir yer değil... Sorumluluk almadığım bir iş hiç değil. Hayatımda yüzleşmediğim kadar büyük sorumluluğu ilk bir ayda sırtlanmak durumunda kaldım. Ama -yine- şansım yaver gitti, elime yüzüme bulaştırmadım. Hâlâ aynı yerde çalışıyorum, sorumluluklarım giderek artıyor. Hâlâ şanslıyım, elime yüzüme bulaştırmadım.
Bu arada yüksek lisansa başladım. Bir şekilde onu da -henüz- elime yüzüme bulaştırmadım.
Şansımın bir süre daha yaver gitmesini ve istediğim tezi yazmayı umuyorum.

Bu süre boyunca defalarca bu şehrin insanlarından nefret ettim. Büyümeme neden olan bu şehirden sıklıkla kaçıp gitmek istedim. Sıcak yuvama, Ankara'ma, aileme, Doli'me dönmek istedim. Buraya alışıp alışmadığımı her sorana terslendim. Nesine alışacaktım ki bu boktan yerin!

Sevgilime, İstanbul'a değil de buraya taşınmama vesile olduğu için, öfkelendim. Onu, hayatımı karartmakla bile itham ettim.

Kendime acıma yeteneğim gelişmiş olduğundan bunların hiçbirini yapmakta zorlanmadım.

Bugün, burada hayatımda hiç olmadığım kadar yalnız olsam da, şükrediyorum.

Bana cömert davrandığı, azimli olduğumu, sorumluluk alabileceğimi, zaman zaman şanslı olduğumu bana gösterdiği için Bursa'ya bir teşekkür borçluyum.

Her istediğimin istediğim anda olmayacağını, "hem.. hem de"nin reel dünyada olmadığını, benim kurgum dışında bir meta-kurgu olduğunu, kimi zaman ona boyun eğmem gerektiğini, gerekeni yapıp sonra oluruna bırakmam gerektiğini gösterdiği için Şirin Baba'ya teşekkür borçluyum.

Bütün bunları düşünmeme vesile olduğu için Oza'ya teşekkür borçluyum.

Ankara mı? İstediğim her zaman bana kucak açacak yuvam... Kim bilir...

2 yorum:

E.A.Şeran dedi ki...

hayatta herkes birbirne vesile işte...Öpüyorum seni kocamanından:)

Yeniden yazmaya başlamana çok seviniyorum bu arada.

AluminyumFolyo dedi ki...

"bir öznenin iradesi, onun hayat akışını belirleyen faktörlerden yalnızca bir tanesidir" diyor Alain De Botton, Felsefenin Tesellisi'nde...

öpüyorum ben de... sağol... :)