17.12.08

Biz, siz, onlar...

Korkak olduğumdan destek imzaları atmakla ya da oturduğum yerden ahkam kesmekle duyarlığımı gösteriyorum. Belki. (Sadece) Kendime.

Altına imza attığım metinleri de paylaşıyorum çevremle, sıklıkla.

"1915'te Osmanlı Ermenileri'nin maruz kaldığı Büyük Felâket'e duyarsız kalınmasını, bunun inkâr edilmesini vicdanım kabul etmiyor.
Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum."


İçerik sadece bu iken, ben bu içerikle aynı fikirde olduğumu genelle paylaşmışken bir mesaj geliyor sonra: "ismini listede arıyorum. umarım yoksundurrr." Evet çok "rrr"li bir mesaj. Hayal kırıklığı gösteren, kızgınlık gösteren bir mesaj. Çocukluğumda beni tanıyan, halihazırda dört yıldır görüşmüyor olduğumuz, öncesinde de görüşmelerimizin gündelik sohbetlerle sınırlı olduğu birinden gelen... Bu tepkiyi vermekte yanlış bir yan görmüyor ve tepkisinin nedenini açıklama gereği bile duymuyor.
Öyle emin ki doğrusunun en (hatta tek) doğru olduğundan. Normal olanın onun tavrı olduğundan. Yine öyle emin ki muhatap olduğu tüm insanların "kendinden" olduğundan, "ötekilerle" hiçbir ilgisi, ilişkisi bulunamayacağından... Tabii ki bihaber ötekileştirmenin -evleviyetle- ahlaki olarak yanlış olabileceğinden, -doğal olarak- korkunç sonuçlar doğurabileceğinden... Hiçbir çekincesi yok bu mesajı gönderirken.

Bildirilerin, önergelerin altını imzalarken benim de (bizim?) hiçbir çekincem yok. Ama korkağım çünkü gerçek bir tepki verirken çekiniyorum.
Yunanistan'da olanları yürekten destekliyoruz, iş Engin Ceber'e gelince sadece kızıyoruz. (Uğur Kaymaz'ı yok sayıyoruz hatta.) Burada ölüyor çünkü o... Desteklenecek bir hareket ortaya çıkmıyor. Kızan bir sürü insan var, korkuyoruz ama hareket etmekten. Korkaklaştırıldık...

Darbecilerin yargılanmasına yönelik önergeye destek 7.700 kişi civarında kaldı. Özür Diliyorum'u şimdiden imzalayan kişi sayısı 10.000'i geçmiş durumda...
Fark gerçekçi bir çıkarım yapmaya uygun değil belki... Çıkarım yapmak değil kafamda oluşan soruları paylaşmak istiyorum zaten.

Tacize uğramış çocuklar gibi, sürekli, her şeyi üzerimize alınıp bunlardan suçluluk mu duyuyoruz acaba? Darbelerden kendimizi sorumlu hissettiği için mi darbecilerin yargılanmaları yönünde gerçek bir talepte bulunmuyoruz? Suçlu hissettiğimiz için mi Ermenilerden özür diliyoruz?
Ya da tam tersi, Atina'da olanları destekleyerek vicdanımızı rahatlatıyoruz ama "kendimizden" ölenler için hiçbir şey yapmayarak, bunun için suçluluk duymayarak, şımarıklık mı yapıyoruz?

Neden gerçek taleplerde bulunmuyoruz? Neden gerçek tepkiler vermiyoruz? Sandığımız kadar az olmadığımızı biliyor muyuz? Neden korkaklık yapmaya devam ediyoruz?

5 yorum:

etipuf dedi ki...

baştan beri tepkisel bir halkız sorunun özü kendi içimizde ise de devlet korkusundan (bu korku öyle bir oturmuşki içimize) ayağa kalkmaya bile korkarız temel cümle burda hep aynıdır "devletle başa çıkılmaz" ama sorun dışarda ise buna tepkimizi verebiliriz çünkü açıklamamız hazırdır soran olursa bilmem hangi devlet yapmış ben ona kızdım diyebiliriz en azından darda kalırsak sığınacak bir bahanemiz mevcuttur artık elimizde...

bizim ülkemizde de benzer şekilde bu yıl onlarca insan öldü ; ama sonuç karanlıkta kaybolan sessizlik...

AluminyumFolyo dedi ki...

yunanistan'ın milli servetine üzülenlerin gerçek bir tepki vermesini beklemiyorum zaten.
"biz" niye vermiyoruz? niye korkuyoruz hala? biz korktukça kolluk/devlet/egemen güç daha da zorbalaşıyor, zorbalaştıkça biz daha çok korkuyoruz. eee?

etipuf dedi ki...

tepkisel bir halkız evet ama malesef öze değil şekle yönelik ...

eee?
sorusunun cevabını bulursak daralan muhalefete de belki bir çıkış kapısı bulmuş oluruz...

:))

aydın b. dedi ki...

"bizim ülkemizde de benzer şekilde bu yıl onlarca insan öldü ; ama sonuç karanlıkta kaybolan sessizlik" cümlesi tam da 'onların' kurulmasını istediği tarzda bir cümle olmuş.

yıllardan beri bütün çabaları bu cümleyi 'aklı başında' insanlara kurdurabilmek zaten. başardıklarını görmekse hüzün verici. üzülüyorum.

lütfen yılmayınız, yıldırmayınız. korkuyorlar çünkü sizden.

Adsız dedi ki...

birkaç seferdir deyip duruyorum. yunanlı gençlerin başkaldırısı, bize bu yıl polisin öldürdüğü 20 candan daha fazla koydu. çünkü biz işin romantik yönüyle ilgileniyoruz.

80'lerde çok fazla konuşuldu, hem gençlerin hem toplumun apolitize edilmekte olduğu. çok kapsamlı ve ikna edici bir halkı tepkiden, gösteriden, eylemden soğutma çabası yürütüldü. anayasa başta tüm yasalarımız buna karşı yükümlerle doldu. bundan güç alan kolluk güçleri de bulduklarına istediği gibi güç kullandı.
bunun sonucu şu anki durumdur. yunanistan'a göre biz toplum olarak çok apolitiğiz. devlet baba(!)'ya ve tüm otorite simgelerine karşı eziğiz.

(ufuk uras'in önergesine az imza gelmesi duyulmamasından olmalı. ozurdiliyoruz ise her yerde duyuldu).