20.11.08

Lekesiz bir aklın ebedi günışığı*


Doli tavsiye etti sağolsun. Ben de okudum hemen.
(Aslında okuduğum kitaplardan alıntı yapmayı çok sevmiyorum. Ancak alttaki çağrının üzerine kitaptan biraz bahsetsem anlamlı olur gibi geldi. Zaman itibari ile sadece denk geldi.)

Devletlerin gözünden değil insanların gözünden, insanca bir bakışla Ermenilik diye özetleyebilirim sanırım konusunu.

Her zamanki gibi duygusal bir anlatım var; giriş kısmında boğazıma bir yumru yerleşiyor, kitap bitene kadar büyüyor, büyüyor...

Erivan'a gidiyoruz, Paris'e, İstanbul'a dönüyoruz sonra. Sonra Los Angeles'a götürüyor bizi Ece Temelkuran. Farklı yerlerde farklı farklı yaşanan Ermenilik durumlarını görüyoruz. Bu durumları, içine alıp öyle algılayan yazar bize de bu şekilde yansıtıyor. Yaşananların sadece "onların" değil "bizim" de acımız olduğunu, bu güne kadar farketmemişsek, farkediyoruz.


Başta "Bu yüzden konuşmalı işte." diyor, "Hakikatin ne olduğunu birbirimizin yüzüne vurmak için değil, hakikatlerimizi birleştirmek için." Onaylıyoruz.

"Anadolu'nun çocukları erken büyür." diyor sonra. Ona da başımızı sallıyoruz.

"Aslında ağlamamak için öfkelenir insanlar. Öfke acıyı dik durarak yaşamanın yoludur."a geliyoruz hemen peşinden.

"Kurban için en acı şey suçun reddedilmesidir." var aynı sayfada. Burda boğazımızdaki yumru çok gerçek...

"Zaten kahramanlar, belki de hiçbir zaman farkında değildir kahramanlık ettiklerinin meşgul oldukları için yaşamakla"ya gelince gülümsüyoruz, buruk bir gülümsemeyle...

"Zalimle aynı sofraya oturmadan ve hayatı hep dünyaya yeni gelmiş bir çocuk gibi hayretle yaşa[ma]"nın lafı geçince gülümseme yayılıyor tüm yüze... "Çocuk" hep gülümsetiyor sanırım.

"Hafıza kesinlikle tek kişilik bir şey değildir. Seninle birlikte hatırlamazsa bir başkası, senin hatırladığın aslında yoktur, olmamıştır, yok olur"u okuyunca buraya bir şeyler yazmaya karar veriliyor. "Lekesiz bir aklın ebedi günışığı" kalmasın diye yarın uyanıldığında...

Bir sürü güzel cümle daha çıkıyor sayfalar ilerledikçe, altları çiziliyor tek tek. Son bölümlere gelince artık tüm sayfanın altı çizilmesin diye ok çiziliyor sayfa tepesine. Sona yaklaşırken "bir şeyler çok da netleşmedi" diye düşünürken bir anda ortaya dökülüyor her şey. Her şey netleşiyor.

Ece Temelkuran, yine, "evet ben de böyle hissediyorum, ne güzel ifade etmiş" diye düşündürüyor.

* Alexander Pope'un Eloisa'dan Abelard'a adlı şiirinden kitapta yer alan alıntı.

6 yorum:

tavsan dedi ki...

Bence sen de cok guzel alintilamissin, anlatmissin.

Bir de bu basliktaki soz benim icin ayni adli filmle ozdeslesmis, ve cok begeniyorum, seviyorum ben o filmi. Ama buradan baktiginda da, yani bu yazi acisindan, uymus, uyuyor; zaten bizim halkimizin balik hafizasina pek uygun. Unutmak ya da kin besleten cinsten hatirlamak degil de, hesaplasarak geride birakmak en iyisi/dogurusu sanirim. Bu gibi iki tarafli durumlarda ise hep zor; hele ki iki ayri devlet taraf olarak gorunuyorsa daha fena zor. Yine de, devletleri karistirmadan, insanlarin bakisinda asil bir degisiklik yapabilmek, onyargiyi, gecmisle yargilamayi atabilmek, yapilani yapilmayani gorebilmek, gordugunun hakkini teslim etmek; bunlari yapabilmek gerek di mi? Bu gibi kitaplar da bunun icin yaziliyor...

AluminyumFolyo dedi ki...

Teşekkür ederim tavşan:)
Evet, büyürken sana anlatılan hikayeleri olduğu gibi doğru kabul etmek yerine alternatifli düşünebilmek, kendine hesap vermek ve kabullenip kendini affetmek gerekli sanırım. Her şeyin anladığımızdan farklı anlamlara gelebileceğini görmek ya da daha genel bir ifadeyle.

Önyargılar sandığımızdan fazla yer tutuyor hayatımızda zira...

etipuf dedi ki...

Ece temelkuran iki yıl önce tadına vardığım sırrına geç nail olduğum bir yazardır...
o da benim ayıbım olsun...
***
kitabın içeriğinden ve Ece Temelkuran'ın anlatımdan hiçbr şüphem yok lakin ;senin kitabı aktarışın da çok başarılı....
yarından tezi yok alıp okuyorum...

AluminyumFolyo dedi ki...

Teşekkürler etipuf :)
sadece son kısmı için bile okunur bir kitap öyle söyleyeyim. Gözlerim doldu defalarca okudum. 310. sayfa ve devamı diyeyim hatta...
İyi okumalar :)

etipuf dedi ki...

kulagımda:
''konuştum konuştum konuştum konuştum bir baktım ki hiçbirşey anlatamamıştım''
diyen bülent ortaçgil,elimde

'' bu kadar şarkı yapıyoruz değişmiyor insanlar.ben ermeni olduğum olduğum için azınlığım sen düşüncelerinden dolayı azınlıksın.ne fark eder ki? 'insansan ' azınlıksın zaten''

(48.sayfa)diyen arto tunç boyacıyan
satırları ...

uzun bir yolculuktayım,ağlayamıyorum...
ama yine de ece temelkuran gibi yazarlarımız var diye bir yandan mutlanıyorum...
gerçekten çok güzel bir kitaptı çok güzel tespitler(25. sayfanın son paragrafındaki tespit ne doğru...) vardı, bazen beni utandırdı...




sana tesekkür ederım...

AluminyumFolyo dedi ki...

arto tunçboyacıyan'ın aldığın kısmının da altını çizmiştim ben. evet, insan biraz suçlu hissediyor, utanıyor biraz da...
sevmene sevindim, ne demek rica ederim :)