Ogi yoktu, yerine yanık sesli bi tıfıl vardı. Özellikle Maki Maki'de eksikliğini hissettik Ogi'nin. Ya da tıfılın varlığını diyelim... Çok güzeldi yine de...
Beyaz takım elbisesi ve yılan derisi ayakkabıları ile tam saatinde sahneye çıkan Goran Abi birkaç şarkısını icra ettikten sonra millet kapıları indirdi, sahaya indi.
(Sahaya inen kitle toz toprak yutmuş, biz tribünde iyiydik. Aslında sahaya inerdik de yollar sıkıştı. Yerimize razı olduk, sıkışık bir vaziyette tepinmek zorunda kaldık. Aslında o kadar sıkışmazdık da bizim gruptan iki vicdan sahibini kenara oturtmuş bulunduk. Onlar da gelen iki kişiye yer verdiler. Bu sebeple sıkıştık.)
Sahadakiler kademe kademe, gereksiz olduğu bariz olan, protokolün ve Bregovic'in önüne doğru doluştular. Goran Abi de sürekli "Oturun, valla billa yavaş şarkı çalıcam. Bakın panik oldum aaa! Ne yapıcamı bilmiyom yeminne! Ne kuduruk kitleymişsiniz..." dedi. Korktum bi an bırakıp gidecek diye. Bir buçuk saat falan adamceyiz böyle dil döktükten sonra bir de ışıkçılar güzelim ışığı sarıya çevirmez mi! Adam bu seferde onlara dil dökmeye başladı : "Bilader, elleşme lambalara bak beyaz iyiydi..." Yok, anlamıyor adam... Bir şarkı söyleniyor, millet kuduruyor, ışıklar hala sarı. Bir uyarı daha... Yok... Adam anlamıyor, yanındaki kimse de uyarmıyor. Birkaç şarkı böyle devam etti. Tam Kalaşnikof terennüm edilecek. Hoop ışıklar beyaz... Goran Abi canhıraş bi son "leave the lights!" buyurdu. Vauv! Anladı lan bu sefer!
"Van tu tri for diyince ilari diye bağırcaz tamam mı arkadaşlar?" (Age of Empires'takiler gibi konuştu cidden. ) 2 saat aralıksız süren konser boyunca kendimizi bıraktık, "bir bilsem" ramizli sahte ciddi bir arkadaşın dansetmesi için seferber olduk, adamda tık yok. Kalaşnikof'ta kendimi kaybetmişken gözüm bir an ona kaydı ki ne göreyim. Gayet de ortama uymuş, kudurmuş gibi raksediyor ayol!
Oh oh nasıl da içime sindi bu konser! Girişte afiş de çaldık zaten... Sanmıyorum ama, bir daha gel Goran Abi!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder