..."Bir savaş bitmiyor, bitirilmiyor ve bunun maliyetinin hesabı sorulamıyor. Kaç can gitti? Bir şehit ailesi çıkıp, "Oğlumun şehit düştüğü o eyleminiz/baskınınız/harekâtınızla ilgili askeri teknik inceleme yapılmasını talep ediyorum. Komutanların görevini ihmal ya da yanlış yapması söz konusu olabilir mi? Bunun tetkik edilip bana bildirilmesini istiyorum. Oğlumun ölümü yerli bir ölüm müdür, yersiz midir/haklı mıdır/haksız mıdır? Beni evlatsız komaya haklı (askeri) gerekçeleriniz vardır elbette. Bunları öğrenmek istiyorum," diyebiliyor mu? Savaş sürüyor. Mevsim geldi. Şehit cenazeleri köylerine yollanmaya başlandı.
12 Nisan'da Yaşar Büyükanıt 'tarihi bir konuşma' yapıyor. Bir deterjan sloganını (sözde değil özde temizlik) alıp mesajını olabildiğince sert veriyor. Tam da Erman Toroğlu/Hıncal Uluç benzeri 'futbolcu' 'demokrat değil Cumhuriyetçi' (kendi tanımları) 'sandıkçı değil darbeci' (benim tanımım) fanatik laikçilik kisvesi altında orduculuk hastalarının arzu ettiği kadar, 'kodu mu oturtan' bir konuşma. (Diyelim: Tuncay Özkan'ı kesmiyor.)
Avrupa Birliği müktesebatının Türkiye'yi bölmek istediğini DAHİ söylüyor. Daha ne söylesin? "Gördüğü düşü hayıra yoranın da Allah'ını!" demek isterim pozitifçilere"... diye özetliyor Perihan Mağden bugünkü Radikal'de çıkan yazısında...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder