Cuma akşamı bir arkadaşımdaydım. Şöyle kız kıza sohbet etmeyi özlemişim. Sabaha kadar içip çene yaptık. Sigara tüketiminin de dozu kaçınca bütün cumartesi kısık bir sesle gezdim. Cumartesi akşamı sevgilimde kalayım diye kararlaştırmıştık. Uzun süredir hafta sonları koşuşturduğumuz için bu hafta sonu evde keyif yapalım, film izleyelim diye düşünmüştük. Fekat gel gör ki sevgilimin arkadaşları geldi, biz de terasta mal mal oturup şarkı dinleyip çay içtik. Hatta yalnız kaldığımız beş dakikalık bir arada kavga etmeyi ihmal etmedik. İyi geceler bile demeden zıbardım ben de. Pazar günü öğlen saatlerine kadar konuşmadım. Tartışmayı öğrenemedik biz hala. Neyse işte... Pazar akşamüstü göl kenarında biraz yürüyelim diye çıktık. Yürüyüş yapmak, sevgilim yüzünden güneş altında yarım saat zorunlu yürümeye dönüşünce -ayaklarım su toplamış vaziyette- eve gelene kadar surat astım. (Yine sevgilim yüzünden arabayı bir saat içinde iki defa yıkatmak zorunda kaldığımızı da belirtmek isterim.) İki hafta boyunca ne istersem yapması şartıyla affettim. Kendimi aquaparka götürtmek dışında bir şey istemek gelmiyor aklıma. Salak mıyım ben?
-
İşi gücü bıraktım ev arıyorum, mobilya bakıyorum. Heyecanlandım yine:)
-
Oz'um şapşalım... İnsan izinli olduğunu unutup işe gelir mi yahu?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder