- Kafamı toplayamıyorum. Her işe başlıyorum hiçbir işi bitiremiyorum. Buraya bile bir haftadır yazmıyormuşum. Şafakmetrenin 14'ü göstermesi ile ilgili olabilir bu durum...
- Bugün tam adımı girip google'da arattım, hani bir şey çıkar mı diye. Bir de ne göreyim!? Birkaç ay önce gittiğim kurs sınav sonuçlarını açıklamış. (Dersten kalınıyor, bütünlemeye falan giriliyor, öyle bir kurs.) Ben iki dersten kalmışım! :( Bütünleme tarihlerine bile bakmadım. Çünkü büyük ihtimalle evli barklı kadın olacağım o bütünlemeler başladığında. Nasıl bir bağlantı kurduğumu ben bile bilmiyorum...
- Google'da kendi adımı buldum ya şımardım sevgilimi, arkadaşlarımı falan arattım. (Sevgilimin mezun olduğu okulun mezunlar sitesinde adı geçmekte.) Geçmişi karıştırırken şeytan dürttü, dokunulmaz kılınana (dokunulmazlık kutsallığından değil dokunmanın zararlı/gereksiz olmasından geliyor) dokunmak istedim birden, sevgilimin eski sevgilisini bulmak geldi aklıma. Hani bir resim falan bulunur mu acaba diye... (Kadın merakı işte. Kızma n'olur...) Resim falan yok tabi. Mezun olmamış sanıyorum hala, okulun mezunlar sitesinde adı da geçmiyor. Merak ettiğimizle kaldık yani...
- Cumartesi Kardeş Türküler konseri var... Uzun süredir gelmiyorlardı buralara. (Cennet Krallığı filminde iki şarkıları kullanılmış bu arada.) Her ne kadar Manakimu eksik kadro ile meşk edilecek olsa da tadını çıkarmak gerek. Değil mi?
- Pazar günü de Fenerbahçe geliyor. Hem bir hafta süre ile takıma küs olacağımdan hem de bilet fiyatları fahiş olduğundan (kale arkası 44 milyon olur mu yahu?!) bir hafta daha dişimi sıkıp 33. hafta maçını izlemeye karar verdim.
- Hayyam'ın çok sevdiğim şu rubaisi geldi bugün aklıma:
Tanrım sen onu aşk ile şehvetle yarat,
Amber koku ver saçları sümbülce uzat...
Sonra 'bakma' de, manası bunun;
Doldur kadehi, tersine tut, dökme fakat...
(Rüştü Şardağ'ın çevirisiydi sanırım.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder